Çocukluğundan beri sadece kendisi için yazı yazan biri olarak bir süre defterlere yazı yazmamak benim için tıkanma hissinin eş anlamlısı gibi gelmiştir hep.
Yazı yazmak derken; bir edebiyat eseri, dişe dokunur bir şiir yazabilmişliğim ya da yazabilmeye dair bir çabam olmadı hiç. Duygularımı, kendi kendime konuşmak dışında, kendime anlatmanın bir yolu olarak gördüm yazı yazmayı.
Özellikle son yıllarda yazmak amacımın değiştiğini gözlemledim. Hissedilen duygulardan çok kendi hayatım ile ilgili ne zaman bir plan yapsam ya da bir hayal kursam bir defter alıp ona anlatmak istediğimi farkettim. Bu anlatış genellikle planlarımı, hayallerimi gerçekleştirebilmem için bana kendi gücümü hatırlatıyor gibi geliyor. Beraberinde kafamda dolaşan fikirlerin yazıya dönüşmesi zihnin hafiflediğini hissettiriyor. Yazı yazmanın ve bir de kendi güzelliklerini, gücünü kendine hatırlattığın yazılar yazmanın meditasyon niteliği var diye düşünüyorum.
Yazdıklarının büyük anlamlar taşıması, ille de birilerine yararlı olması gerekmiyor. Bahsettiğim yazılar sadece kendin için kendine ayırdığın o küçük anda içindeki sesi çıkartabilmek için. Yazdıkça hafiflediğini yazdıkça ürettiğini hissedebilmek için.
Dicle butu yazilarini tekrar okudum.Icindeki yolculugu paylasman cok guzel devamini bekliyorum. Sevgiler…
Oya geri dönüsün icin tesekkurler. Devamini beklemene sevindim:)