Üniversite sınavına hazırlandığım yıl boyunca her hafta bir A4 kağıda haftanın yedi gününü yazıp altına da kaç test, soru ve hangi alanlarda olacaklarına dair pazar akşamından haftalık planlama yapıyordum. Çözeceğim soru adetleri ve test tipi -türkçe, matematik, sosyal…- haricinde bir de konu çalışma saatlerim ve günlerim vardı. Her birini özenle belirler ve kendi kafama göre üst üste yığılmamaları adına bölüştürmeler yapardım hafta boyunca. Aynı bir hafta boyunca yapacağınız egzersizlerin bir gün bacak çalıştırmaya, diğer gün karın bir diğer gün tüm vücut çalıştırmaya ayrılabileceği gibi.
O yıl boyunca en yakın arkadaşlarım beni inek olmakla suçlayıp masamın üzerine yapıştırdığım haftalık test programımı ima ederek ”dicle hastasın” derlerdi. Halbu ki sadece önümü görmeye ihtiyacım vardı. Bugün yaptıklarıma istinaden yarınımı planlamak o günlerde içimde baş göstermiş demek ki. Şimdilerde bu hayatımın her alanında mevcut; çalışma saatlerim, beslenme düzenim, yoga pratiklerim ve antrenmanlarım pazar gününden planladığım şekilde akışa geçiyor.
Üniversite sıralarında bu planlama tutkum erkek arkadaşlarım tarafından da oldukça sıkıcı bulunmuştu. Onlara göre hayatı olduğu gibi yaşamıyordum ve sürekli yarın, hafta boyunca ne yapmam gerektiğine dair planlar yaparak yaşamımı ve ilişkimizi sekteye uğratıyordum. Belki haklıydılar. Geriye dönüp baktığımda planlamalarım ve kafamda kemikleşmiş esnetemediğim olmazlarım sebebiyle yapmayı isteyip te yapmadığım ve sonrasında pişman olduğum şeyler oldu. Ama 20′ li yaşların başıydı. Ve oldukça aptaldım zaten.
Neyse ki zamanında plansız ve çılgınca yaşamaya heves etmiş ama hiçbir zaman becerememiş bir insan olarak planlamanın muazzam getirilerini sonradan gördüm. Haftalık programlarımı kucakladım. Ve an ve an herşeyi planlarken, planladıklarımın olmaması ya da kendi isteksizliğimle yapmamam durumunda kendilerine öylece yol verdim. Üzerinde düşünmedim. İçimdeki yargıcın konuşmasına izin vermedim.
Haftanızı planlamak, %100 olmasa da %50 sinden fazlasına sadık kaldığınızda yapmak istediklerinizi bir bir nasıl da kendi planlamalarınız ve isteğinizle yapabildiğinizi size gösterir.
Hayatınızı ellerinize alın. Gün ve gün planlayın. Yapabildiklerinizi yapın yapamadıklarınıza he deyip geçin. Hayatın aynı zamanda hiç de planladıklarımıza göre devam etmediğini de kafanın bir kenarına yazın ki sonradan üzülmeyin. Ya da üzülün o da hayata dair.
Aşağıda Mart ayı boyunca yapmayı planladığım pratiklerim, antrenmanım ve katılmayı planladığım yoga dersleri -isimler hocalarımın adı-
Ve bazen hiçbir şey planlamadan öylece birkaç gün durmak gerekir.