Adeta derin bir meditasyona geçiş yaptığım hocamın yoga seansı sonrasında yatağıma uzandım ve dökülmek istedim. Aynı hocamın bu akşamki seansı için dediği gibi, konu yok, konsept yok. Ders kendini oluşturacak dedi. İşte bu yazı da kendini oluşturacak. Kelimeler zihnimden parmaklarıma döküldükçe.
Bu akşamki yoga pratiği boyunca gözlerim mütemadiyen kapalı idi. Bir süredir yoga pratiğinin (self practice olmayan) bir noktasında meditatif alana geçişi deneyimliyordum zaten. Bu en başta derslerin sonlarına denk geliyordu. Yavaş yavaş bu meditasyona geçiş hali pratiğin ortalarına doğru kaymaya başladı. Son birkaç derste farkettim ki meditasyona geçiş neredeyse seansın başlamasıyla gerçekleşiyor.
İnanıyorum ki burada en büyük pay öncelikle seansı yöneten hocanın tasarlamış olduğu (ya da tasarlamadan ama kişinin içinden seansın akması halinde) derste. Sonrasında pratiği yapan öğrencinin farkındalık ve nefesi ile kurduğu bilinçli iletişimde. Asana pratiğinin (çoğu batılının bugün yoga olarak adlandırdığı şey) benim için anlamı sürekli değişim halinde. Bugünkü seans sırasında hocamın da söylediği gibi, anlıyorum ki, beden yeterli güç ve açıklığa kavuştuğu takdirde asanaların bambaşka bir tarafı ile tanışıyor kişi. Asanayı yapabilmek üzerine ne fiziksel ne de zihinsel bir çaba oluşuyor. Halihazırda asana kendiliğinden bedeninin içinde şeklini alıyor. Ve kişi bu durumda müthiş bir dinginlikle sadece nefesiyle bütünleşiyor. Yoga’ da asana pratiğinin sadece bir aracı olması bu olsa gerek.